Maliye Bakanı Mehmet Şimşek, AA ‘nın basın sponsorluğunda “Sürdürülebilir Kalkınma için Sürdürülebilir Finans” temasıyla düzenlenen “Uluslararası Finansal Sistemler Forumu”nda konuşan Şimşek, İslami bankacılık ve yeni finansal enstrümanlar hakkında sunum yaptı. Bakan Şimşek, sunumun ardından gazetecilerin sorularını yanıtladı. “İslami bankacılığın Türkiye’deki gelişimi nasıl olacak yeni enstrümanlar olacak mı?” sorusuna karşılık Şimşek, İslami finans enstrümanlarının gelişmesinin Türkiye ekonomisini daha az kırılgan yapacağını söyledi. Katılım bankası ve diğer enstrümanların spekülatif alanlara sermaye bağlamadığını ve kredi vermediğini vurgulayan Şimşek, reel sektörü de desteklediklerini kaydetti. Maliye Bakanı Şimşek alternatif piyasaların gelişmesinin Türkiye’nin lehine olacağını ifade ederek, şunları kaydetti: “Türkiye tasarruf ihtiyacı olan bir ülkedir. Bu yolla körfezdeki yatırımcıdan daha çok kaynağı Türkiye’ye getirirsek, bu hem maliyetlerimizi olumlu etkiler. Hem de imkanlarımızı olumlu etkiler. O nedenle bu konferans çok anlamlı. Özellikle İslami finans ürünlerinin likiditesinin artırılmasına yönelik tedbirlerin alınması çok önemli. Şuan en büyük sıkıntı bu. O yüzden İbrahim Bey’in dükkanını çok sık kullanmalıyız. Borsa İstanbul’u kullanmamız lazım. Borsa İstanbul bu likiditeyi sağlayacak bir tek platformdur ve çok önemlidir. Ancak bu enstrümanlar el değiştirip, fiyatlanabilirse ve işlem görürse likidite artar. Bunun sayesinde sistem daha da gelişir. “ Bu gelişme hem Türkiye’nin hem de dünyanın lehine olduğunu ve birbirine alternatif olarak görülmemesi gerektiğini vurgulayan Şimşek, ikisinin birbirini tamamladığını dile getirdi. Şimşek, modern finans sistemini İslami finans sistemine alternatif olarak görmediğine dikkati çekerek, “Türkiye için kesinlikle alternatif değil tam aksine birbirini tamamlayıcı. Dünyada bu yönde çok ciddi talep de var. Bu talebin karşılık görmesi de çok önemli” dedi. Mevcut finans sisteminin, yakın dönemde yaşanan krizleri tekrar yaşamaması için yaşanan süreçten ders alması ve finans sektörünün denetlenmesi gerektiğini belirten Şimşek, makro ihtiyatı çerçevesinin de çok önemli olduğunu ve Türkiye’nin bu konuda örnek ülkeler arasında yer aldığını ifade etti. Şimşek, Türkiye’nin makro ihtiyati yaklaşımının 2001’den sonra başladığını dile getirerek, “Bu olaydan sonra her şeye temkinli yaklaşma başladık ve bunun sayesinde Türkiye, banka stres testleri ve sermaye gereksinimi gibi konularda öncü rol oynadık” diye konuştu. “Türkiye, geleceği parlak ve makro temelleri sağlam bir ülkedir” Bakan Şimşek, Fed ile ilgili beklentilere ilişkin bir sonu üzerine de uzun süredir devam eden genişleyici para politikasının sona erecek olmasının sürpriz olmadığını, bunun devam etmeyeceğini zaten bildiklerini söyledi. Kendilerine göre tedbirleri olduğunu ifade eden Şimşek, şunları kaydetti: “Daha önemlisi buradaki sorunu bir kriz olarak görmemek lazım. Fed’in para basımını azaltması veya son vermesi, hatta faizleri yükseltmesi ki en uç senaryo budur. Bu şartlarda dahi eğer temelleriniz sağlamsa bu sadece varlık fiyatlarının yeniden belirlenmesi sürecidir. Biz olağanüstü bir dönemin politikasının getirdiği sonuçlardan, normalleşme sürecine giren bir politikanın doğuracağı sonuçlarla karşı karşıyayız. Özetle varlık fiyatları yeniden belirleniyor. Borsa yeniden belirleniyor. Faiz, sermaye karşılığı yeniden belirleniyor. Birçok şey yeniden belirleniyor. Bu temel bir kriz değil. Bu ancak düzene sokulmamış ve çok ciddi temel problemleri olan ülkelerin sıkıntıya girmesine sebep olacak bir süreç ama Türkiye’de şunu söyleyeyim, bankacılık sektörü sağlam. Hane halkının durumu iyi. Kamu finansman dengeleri son derece iyi. Bizim bir kırılganlık noktamız var. O da cari açık. Cari açığı da yönetiyoruz.” Şimşek, Türkiye’nin geleceğine inanç, siyasi istikrar sürdükçe, cari açığın orta uzun vadede yapısal reformlarla çözülebileceğini, kısa vadede ise Türkiye’ye olan bu güven devam ettikçe bunun da belli ölçüde finanse edilebileceğine inandığını belirterek, “Türkiye, geleceği parlak ve makro temelleri sağlam bir ülkedir. Enerjide dışa bağımlılık vardır. Bu sorunu çözmek günübirlik yaklaşımlarla mümkün olmadığı için bugüne kadar çözemedik. Ama çözüm noktasında çok ciddi çaba var. Ben reform gündemi hakkında bilgi verdim” ifadelerini kullandı. Siyasi istikrar, bütçe disiplininin devam etmesi gerektiğini vurgulayan Şimşek, sıkıntıların idare edilebileceğine ve bütçede bu sene hedeflenenin çok ötesinde güçlü bir performans olduğuna dikkati çekti. “Ciddi bir şekilde bir takım fazlalıkları tasarruf ediyoruz, harcamıyoruz. Bütçe performansında bunu önümüzdeki aylarda göreceksiniz. Çünkü biz bunu zaten öngörüyorduk” diyen Şimşek, bu bütçede disiplini devam ettireceklerini kaydetti. “Merkez Bankamız bugüne kadar bu işi çok iyi götürdü. Onun için benim güvenim tamdır” Bakan Şimşek, “Varlık fiyatlarının yeniden değerlendirildiği bir ortamda Merkez Bankası’nın faiz silahını tamamen ortadan kaldırmasına nasıl bakıyorsunuz? 1,92’lik kur telaffuz edildi. Sizin kur tahmininiz var mı?” sorusu şu yanıtı verdi: “Prensip olarak Merkez Bankası’nın söylemleri ve politikaları hakkında bugüne kadar yorum yapmadım. Dolayısıyla o konuda da yorum yapmayayım. Ama şunu bilin; Merkez Bankamız son küresel krizde çok büyük bir başarı ortaya koymuştur. Hakikaten takdir ediyorum. Ahkam kesmek çok kolay ama o kadar zor global şartlarda daha önce haritası belirlenmemiş, çok ciddi sorunların yaşandığı bir dönemden geçtik ve Merkez Bankamız bugüne kadar bu işi çok iyi götürdü. Onun için benim güvenim tamdır. Ben o arkadaşlarımızın politika çerçevesinin iyi tasarlandığı, iyi düşünüldüğü kanısındayım. Benim hiçbir zaman kura ilişkin tahminim olmaz. Bizde dalgalı bir kur sistemi var. Finansal istikrar açısından tabi ki bu kurun, liranın volatilesinin mümkün olduğunca makul düzeylere çekilmesi önemlidir. Ama bizim bir taahhüdümüz olamaz. Zaten Merkez Bankamızın da böyle bir söylemi olduğu kanısında değilim. Bu sadece bir kişisel görüş şeklinde ifade edilebilir. Nokta tahminlerin güven aralığı zayıftır.” “Varlık Barışı’nda beyanlar ciddi düzeyde” Bakan Şimşek, Varlık Barışı konusunda son duruma ilişkin soru üzerine şunları kaydetti: “Varlık Barışı maalesef piyasalardaki dalgalanmanın olduğu, dünyada Fed’in poltika değişikliğinin gündeme geldiği bir ortama ve Türkiye’deki birtakım gelişmelere denk geldi. Ona rağmen çok ciddi beyanlar var. Ama bu beyanların gerçeğe dönüşüp dönüşmeyeceği noktasında yorum yapmak için henüz erken. Biz insanımıza güveniyoruz. Kanun bir şans tanıyor. Beyanlar ciddi düzeyde. Ümit ederim ki bu beyanlar gerçeğe dönüşür ve Türkiye ekonomisine hem ilave kaynak girişi olur; burada biz tabi ki vergi peşinde değiliz ama hem de Türkiye’deki istihdama yatırıma gidecek imkânlar artar. Bence bu daha önemli. Yani işin vergi boyutu zaten çok cüzidir.” Şimşek, sözlerini şöyle sürdürdü: “3 sebepten dolayı bunu yaptık. Birincisi, Avrupa Birliği üyesi ülkelerde dahi bankalar battı, millet mevduatını kaybetti. Türkiye’de bu olmadı. Türkiye daha güvenli bir yer. İkincisi, Türkiye’de getiriler daha yüksek, yani bütün dünyada millet parasını getirip Türkiye’ye koyuyor. Bizim vatandaşımızın parasını dışarıda tutması beni şaşırtıyor. Üçüncüsü de eğer vergiden kaçınma amacıyla bu yapılıyor idiyse geçmişte, artık bunu da imkanı kalmadı. Çünkü biz neredeyse bütün vergi cennetleriyle ya anlaşma yaptık ya yapıyoruz ya da yapacağız. En son G-20 zirvesinde en önemli konulardan biri 2015 yılı itibariyle ülkelerin otomatik veri değişimi idi. Yani diyelim ki bizim dünyadaki vatandaşlarımıza ilişkin bütün bilgilerin o ülkenin vergi idaresi tarafından bize otomatik olarak gönderilmesinden bahsediyoruz. Bu kesinleşmiş bir şey değil ama tartışılan bir konu. Hal böyle iken parayı dışarda tutmanın sebebi kalmadı. Ama tabi ki vatandaşımız serbesttir; dışarı para götürebilir de getirebilir de” “İkinci çeyrek büyümede kamu harcamalarının yüzde 36,7 oranında arttığını görüyoruz. Bu şeklide büyüme nasıl sürdürülebilir?” şeklindeki soruya Şimşek, “Şöyle oluyor: Geçen yılın ikinci çeyreğin harcamalar çok çok düşük seyretmiştir. Bu sene farklı bir noktaya gelmiş ve yüksek seyretmiştir. Yani yüzde 36’lık bir trend yoktur . Bütçe rakamlarına bakın ve oradaki nominal artış bile yüzde 11-12’ler gibidir. Dolayısıyla bütçe kamu maliyesinde bir bozulma varmış gibi bir sonuç çıkartamazsınız” cevabını verdi. “Suriye’de dolaylı etki daha kritiktir” Suriye ile son gelişmeleri ve Türkiye’ye etkilerine yönelik değerlendirmelerde bulunan Şimşek, Suriye olaylarının esas etkisinin dolaylı olduğunu dikkati çekti. Şimşek, Suriye’de bu trajedinin devam etmesinin ciddi bir jeopolitik riski olduğuna işaret ederek, şunları kaydetti: “Olayların petrol fiyatlarına yansıması var. Jeopolitik riskin risk primlerine yansıması var. Ama buna rağmen Arap Baharı ya da Arap Uyanışı birkaç yıldır devam ediyor ve Türkiye için önemli bir husustur. AB krizine rağmen, emtia fiyatlarındaki sürekli artışlarına rağmen Türkiye yoluna devam etti. Türkiye’nin ve AK Parti’nin şanslı olduğunu iddia edenler şu üç tane büyük şoka baksınlar. Küresel krizi de saymıyorum. Türkiye, kendisinden kaynaklanmayan üç şoka rağmen istihdam sağlıyor. Büyümeye makul düzeyde devam ediyor. Finansal ve makroekonomik istikrar devam ediyor. Sorun yok mu? Tabi ki var. Ama bunları yönetebiliyor. “ Sonuç olarak Türkiye’nin her şeye hazırlıklı olduğunu vurgulayan Şimşek, Suriye’deki olayların Türkiye ekonomisine doğrudan etkisinin varsa şimdiye kadar zaten ortaya çıktığını söyledi. Bakan Şimşek, öte yandan olayların Türkiye’ye doğrudan etkisinin sınırlı olacağını ifade ederek, “Dolaylı etki daha kritiktir. Beklentiler kanalıyla, petrol fiyatları kanalıyla, risk primi kanalıyla. Bunlar da zaten şu anda var olan bir durum, yeni bir husus yok” dedi.
Kaynak : aa.com.tr