Mali disiplin aynı şekilde devam edecek

steponline 19 Eylül 2013 0
Mali disiplin aynı şekilde devam edecek

Başbakan Yardımcısı Ali Babacan, Anadolu Ajansı’nın (AA) resmi iletişim sponsoru olduğu ve “Kalıcı Büyümenin Finansmanı” temasının işlendiği 4. İstanbul Finans Zirvesi’nde yaptığı konuşmada, zirvenin artık her yıl gerçekleşen güzel bir gelenek haline geldiğini belirterek, her yıl daha fazla katılımcı ve gündemle yapılmış olmasından memnun olduklarını söyledi. ABD Merkez Bankası’nın gelecek dönemde izleyeceği politikanın henüz netleşmiş olmaması, gelişmelere göre sürekli açıklamaların yön değiştirmesi ve iletişim ile ilgili problemlerin küresel ekonomide ve piyasalarda dalgalanmalara sebep olduğunu anlatan Babacan, “Avrupa Birliği’ne döndüğümüzde son aylarda kısmi bir toparlanmayı görüyoruz. Bu toparlanmanın kalıcı olup olmadığıyla ilgili henüz elimizde somut bir veri yok ama 6 çeyreklik daralmadan sonra 2013’ün ilk çeyreğinde ilk defa Avro Bölgesi’nde 0,3’lük, Avrupa Birliği’nin tümünde ise 0,4’lük büyümeyi görebildik. Çevre ülkelerde de büyüme ile ilgili problemler var” diye konuştu. “Avro Bölgesi için en önemli risk rehavet” Babacan,  Avrupa Merkez Bankası’nın son dönemde uyguladığı “gereken ne varsa yaparım, ve sınırsız bir şekilde müdahale ederim” taahhüdünden sonra pekçok ülkede faizlerin düştüğünü aktararak, “Düşük faiz ortamı bazı ülkelerde rehaveti beraberinde getirdi ve piyasa baskısı azaldı. Piyasa baskısının azaldığı dönemde hükümetlerin reform konusunda istekleri gevşeyebiliyor. Şu anda Avro Bölgesi için en önemli riski rehavet olarak tespit etmekte fayda var” dedi. Babacan, Japon ekonomisinin büyümesiyle ilgili iyi sinyallerin olduğunu, ancak bu büyümenin hangi maliyetlerle gelebileceği konusunun gelecek dönemde görüleceğini ifade ederek, şunları söyledi: “Özellikle 22 Mayıs’tan bu yana tüm gelişmekte olan ekonomileri etkileyen yeni bir döneme girmiş olduk. Gelişmekte olan ekonomilerin büyüme potansiyeline baktığımızda son 10 yılda görülen büyüme oranlarını gelecek 10 yılda pek göremeyeceğiz, ancak gelişmekte olan ülkelerin büyüme oranları gelişmiş ülkelerin büyüme oranlarının üzerinde olacak. Hangi senaryoda olursa olsun gelişmekte olan ülkelerin dünya ekonomisindeki payı artmaya devam edecek. 22 Mayıs’tan bugüne kadar gelişmekte olan ülkelerde sınırlı miktarda bir sermaye çıkışı var. Rakamlara bakıldığında gelişmekte olan ülkelerden gelişmiş ülkelere sermaye çıkışının hem milli gelire hem de toplam finansman stokuna oranla çok düşük olduğunu görüyoruz. Biz bu gelişmeyi varlıkların yeniden fiyatlanması olarak görüyoruz.” Başbakan Yardımcısı Babacan, “Senaryo ne olursa olsun, gelişmekte olan ülkelerin dinamizmi, nüfus yapısı ve rakabet gücü çok büyük üstünlük” dedi. Babacan, sadece nicelik olarak hangi ülkenin yüzde kaç büyüdüğü değil, ama büyümenin niteliğinin de bundan sonraki dönemde herkesin dikkat etmesi gereken önemli bir unsur olduğunu söyledi. Mali disiplinden asla taviz vermedik Bütçe disiplinin tavizsiz bir şekilde devam ettirdiklerini anlatan Babacan, bu sayede Türkiye’nin borcunun milli gelire oranının yüzde 46,1’den yüzde 36’ya düştüğünü söyledi.   Babacan, gelecek dönemde de bu bütçe disiplininin devam edeceğini vurgulayarak, şöyle konuştu:”Bu aralar yorumlar yapılamaya başladı. ‘Seçimler geldi. Hükümet yine kesenin ağzını açacak’ deniyor. Bu bizim girdiğimiz ilk seçim değil. Türkiye 2007, 2011’de genel seçimlerden geçti. 2004 ve 2009’da yerel seçimlerden geçti. Çok sayıda referandum yaptık. Biz mali disiplinden asla taviz vermedik. Önümüzdeki dönemde de aynı devam edecek. Bundan kimsenin şüphesi olmasın.  Bir yandan cari açığınız bir yandan da yüksek bütçe açığınız varsa bu çifte açık ülke ekonomileri açısından en önemli tehlike. Bizim cari açığımız yüksek, buna bir de bütçe açığını eklersek, Türkiye’nin ekonomik ve finansal istikrarı zarar görebilir. “ “Son dalgalanma bir çok ülkeyi olduğu gibi Türkiye’yi de etkiledi” Bakan Babacan, 22 Mayıs’tan itibaren başlayan dalgalanmanın bir çok ülkeyi olduğu gibi Türkiye’yi de etkilediğini ifade ederek, “Gelişmekte olan ülkelerde sermaye çıkışının sınırlı, varlıkların yeninden yapılandığı bir dönemdeyiz. Türkiye gibi cari açığı olan ülkelerin bu son dalgalanmadan daha çok etkilendiğini görüyoruz. Ancak, finans sistemimizle ilgili sağlam konumumuz ve kamu maliyemizle ilgili dikkatli tutumumuz ve Merkez Bankası’nın zamanında atmış olduğu adımlar ülkemizin bu olanlardan etkilenmesini sınırlı tutacaktır “ diye konuştu. Babacan, bir süre daha bu dalgalanmanın devam edeceğine vurgu yaparak, sözlerini sürdürdü:“Şimdi herkes heyecanla yarın Amerikan Merkez Bankası’nın ne açıklayacağını merak ediyor. Aslında Amerikan Merkez Bankası’nın gelecek 2-3 yıllık sürede ne yapacağı az çok belli. Yapacağı hiçbir şey sürpriz değil ama ne zaman ve hangi dozajda bunların yapılacağı tartışılıyor. Bütün bunlar artık ekonomi toparlanıyor ve ‘normale dönüyoruz’ un bir sonucu. Yeniden bir kriz havası var diye düşünememek lazım. Sıradışı bir dönemden normal bir dönem giderken bunlar yeni yön ve denge arayışıdır. “Çabamız yazılı dokümanlardır şahıslar değil” Başbakan Yardımcısı Ali Babacan,  İstanbul Finans Zirvesi’nin özel mülakatında ise “2008’in mayıs ayında IMF çapasının bittiği, sonra Babacan çapasının başladığı” yorumunu içeren bir soru üzerine, şu değerlendirmede bulundu:”Bir ekonomi politikası sadece şahıslara bağlı yürüyorsa orada büyük bir soru işareti var demektir. Burada öncelikle Sayın Başbakanımızın liderliğinde, onun genel bakışı ve yönlendirmesiyle uyguladığımız bir ekonomi politikasından bahsediyoruz. Tabii ki AK Parti gibi çok büyük bir yapıda, tek parti Hükümeti içerisinde dönem dönem farklı görüşler, farklı yaklaşımlar dile getirilebiliyor. Biz bunların açıkça tartışılmasından yana olan bir partiyiz. Hatta bunu teşvik de ediyoruz, her şeyi tartışalım ki doğrusunu hep birlikte bulalım diye… Ama nihayetinde dönüp dolaşıp aslında bizim çapamız yazılı dokümanlarımızdır. Her şey konuşulur ama bizim uygulamamız yazılı olan ne ise odur.” Babacan, şöyle devam etti:  “Bir de siyasette fırsatçılık var. Özellikle çok eskiler ‘Siyaset yereldir ve kişiseldir’ der. Ama biz AK Parti’de bunu böyle yapmamaya çalıştık. Kurumsal, sürekli ve ülkenin tümü için, hem bugünün hem de geleceğin Türkiye’si için de politikalar uygulama çabasında olduk. Bazen yerel, kişisel görüşler o gün manşet olabilmek için duyulabilir. Bunların hiçbir geçerliliği yoktur. Bizim Hükümetimiz ve otoritelerimiz ne uygulayacak sorusunun cevabı, yazılı dokümanlarımızdır.Türkiye’ye bakarken günlük açıklamalardan öte yazılı politika dokümanlarına bakmakta büyük fayda gördüğünü vurgulayan Babacan, “Bu bizim sadece Hükümet değil diğer düzenleyici ve denetleyici kurumlarımız için de geçerli. Bazen bir kurumumuzun başındaki arkadaşımız bir şey söyleyebilir. Ama kurumun yazılı açıklamaları daha bağlayıcıdır, daha önemlidir. Şahsi görüşlere dikkat edilmesi gerekir. Bu, nihayetinde kredibilite sorunları oluşturabilir. Ama yazılılara bakmakta ve yazılı kurumsal politikalara dikkat etmekte ben hep fayda görüyorum. Çapamız yazılı dokümanlardır, şahıslar değil” şeklinde konuştu. Borsa İstanbul’un halka arzı 2015 sonu gibi Borsa İstanbul’un halka arz sürecine ilişkin bilgiler veren Babacan, “Borsa İstanbul için halka arz takvimimiz biraz zamana yaygın bir takvim. Yani ilk halka arz belki 2015 sonu gibi olabilir. Çünkü öncelikle bir kurgunun tamamlanması lazım, bir değer oluştuğunun herkes tarafından görülmesi lazım ki o noktada yerini bulunca halka arzı gerçekleştirelim” ifadelerini kullandı. Babacan, zirvenin resmi iletişim sponsoru AA’nın standını ziyaret etti Bu arada, Başbakan Yardımcısı Ali Babacan, 4. İstanbul Finans Zirvesi’nin resmi iletişim sponsoru Anadolu Ajansı’nın standını ziyaret etti. Babacan, AA Genel Müdür Yardımcısı Çağatay Çulcuoğlu, AA Finans Haberleri Editör Yardımcısı Yılmaz Yıldız ve AA çalışanlarıyla hatıra fotoğrafı çektirdi.

Kaynak : aa.com.tr

Leave A Response »