Türkiye’nin kayıp yılları bulunduğunu, ASO’nun 50 yıllık tarihine bakıldığında 1960’ın ikinci döneminin gerçek anlamda kalkınma hamlesi olduğunu dile getiren Gül, 1970’li yıllarda ise sendika grevleri ve ideolojik çalkantılar, savaşlar ve mücadelelerin yaşandığı ve bunların ülkenin enerjisini nasıl tükettiğinin hatırlanması gerektiğinin altını çizdi. Gül, şunları söyledi: “83’ten sonra Türkiye’nin tekrar bir kalkınma hamlesi içine girdiğini, ülkenin dünya ekonomisi ile birleştiğini, bütün bunları hatırlarsınız. Ama 90’lı yılları yaşayacağımızı hiç düşünmezdik. 90’lı yıllarda tekrar siyasi istikrarsızlıklar içinde enerjimizin nasıl kaybolduğunu, nasıl enflasyon faiz sarmalına yakalandığımızı, uzun yıllar Türk sanayicisinin, işadamının çabalarının neredeyse boşa gittiğini hatırlarsınız. Çok şükür, son 10 yıl içinde, hatta son 12 yıl içinde çünkü köklü reformların başladığı o yıllardan başlatmak gerekir, Türkiye’de iye şeylerin olduğunu, sağlanan siyasi istikrar sayesinde ekonomik reformlar yapıldığını ve bunların Türk ekonomisini en büyük hastalıklarını nasıl tedavi ettiğine hepiniz şahitsiniz. Bugün, faizi, enflasyonu unutan, hatırlamayan nesiller yetişmeye başladı. Halbuki 38 sene yüksek enflasyonla yaşayan ülke olduğumuzu hatırlamamız gerekiyor, bugünün kıymetini bilmemiz için. Şüphesiz ki bugün de noksanlıkları vardır. İnanıyorum ki Türkiye’nin ekonomi yönetiminden sorumlu olan değerli bakanlar başta olmak üzere sorumlu bürokrasi, herkes, bugünkü noksanlıklarımızla ilgili ciddi çalışmalar içindeler. Bunları muhakkak yapmamız gerekmektedir.” Cumhurbaşkanı Gül, bugün Türkiye’nin ekonomisi ile övünüldüğünü ve bunu daha ileriye taşımak için noksanlıkların farkında olunmasını ve Türkiye’yi geleceğe hazırlamak gerektiğini dile getirerek, şöyle dedi: “Siz sanayiciler, üretenler Türkiye’nin en büyük değeridir. Türkiye gibi 76 milyona yaklaşmış bir ülkenin, Türkiye gibi büyük bir coğrafyası olan ülkenin sanayisinin şüphesiz ki güçlü olması gerekir. Türkiye küçük bir ülke olmuş olsaydı hizmet sektörü ile idare edebilirdi. Ama Türkiye gibi büyük nüfusu olan, bölgesinde siyasi tarihi anlamlı olan, geçmişi çok köklü olan bir ülkenin sağlam bir üretim yapısı olmazsa, sağlam bir sanayisi olmazsa bu, çok büyük noksanlık olur. O bakımdan sanayimizi güçlü tutmak zorundayız.”
Kaynak : aa.com.tr