Başbakan Yardımcısı Ali Babacan, Türkiye’de istihdam artışının KOBİ ve yeni girişimler eliyle oluştuğunu belirterek, “Türkiye’nin en büyük 500 sanayi kuruluşuna bakın 10 sene önceye göre daha az adam çalıştırıyor” dedi. Babacan, Müstakil Sanayici ve İşadamları Derneği (MÜSİAD) Gençlik Kurulu tarafından düzenlenen “4. Uluslararası Genç İşadamları Kongresi”nde, bu çağda ekonomik ve ticari faaliyetlerin çok büyük bir dönüşüm geçirdiğini belirterek, artık atılan her adımın küresel boyutta düşünülüp daha sonra içinde bulunulan ortamın dikkate alınarak uygulanılması gerektiğini kaydetti. Fikirlerin, bilginin, ürünlerin, insanların kolayca dünyada yer değiştirebildiği dönemde iş yapma şekillerinin değiştiğini ifade eden Babacan, şunları söyledi: “Biz ekonomi kelimesini daha geleneksel ifadesiyle iktisat olarak ele aldığımızda, iktisatın aynı zamanda aşırı gitmeme, davranmama, makul hareket etme gibi anlamları da kapsadığını görüyoruz. İktisat kavramı ekonomik faaliyetlerini yürütürken akılcı davranmasını ve makulü hedeflemesini bizlere söylüyor. Aşırılığın her türlüsü beraberinde ciddi problemleri getiriyor. Ekonomik istikrar açısından ölçülü olmayı esas alan kanaat kavramına önem vermemiz gerekiyor. İktisadi ve ticari hayatta kanaatkar olmak aşırı kar arzusu yerine daha iyiye ulaşmak, iyiyi üretmek ve toplumun ihtiyaçlarına en iyi şekilde cevap verebilmek için çaba içerisinde olmak demektir.” Babacan, gereğinden fazla tüketim eğiliminin ekonomik sistemin tüm dengelerini bozduğunu anlatarak, “Aşırı tüketim ve israfın sonucunda doğal kaynakların ve çevrenin tahribatını hep beraber gözlemliyoruz” diye konuştu. Türk kültüründe kanaat kavramıyla iç içe geçen bir başka kavramın da rızık olduğunu aktaran Babacan, insanların en hayırlısının insanlara en fazla faydası olan olduğunu, bu perspektif ile bakıldığında girişim ve ticaretin risk demek olduğunu, ancak bu riskten korkularak yerinde oturmanın da doğru bir davranış olmadığını söyledi. Babacan, başkalarının tecrübesinden istifade etmenin faydalı olduğunu belirterek, şunları kaydetti: “Ekonomide özel sektörün önemine inanıyoruz. Devletin üretimden fiilen ekonomik aktör olmaktan çıkıp, özel sektörün önüne geniş bir alan açabilmek bizim uyguladığımız politikalardan biridir. Eğer bir kaynağı özel sektör kullanırsa bu çok daha verimli bir şekilde olmaktadır. Pekçok firma kendi içinde girişimcilik ruhunu koruyamıyorsa yerini daha genç, dinamik firmalara bırakabiliyor. İster başlangıç ister 100 yıllık firma olsun girişimcilik ruhunu korumak ve yenilik peşinde koşmak ekonomik sonuçlar açısından son derece önemlidir.” Özellikle Ar-Ge, inovasyon, yenilikçilik çalışmalarının asla sonunun bulunmadığını ifade eden Babacan, ticaretin belki en az yarısının cesaret olduğunu, cesaretli girişimcinin dersini iyi çalışması gerektiğini ve birçok istişarede bulunması gerektiğini söyledi. “Gençler erken yaşlarda iş dünyası ile tanışmalıdır” Babacan, iletişim kaynaklarının geliştiğini, bunun yanı sıra insanlarla yakın temas halinde olmanın önemli olduğunu belirterek, “Girişimciliğin bir diğer yarısı da dosdoğru olmaktır. İş hayatında başarılı olmanın ve itibarı oluşturmanın en önemli kuralı dosdoğru olmaktır. Verdiğiniz sözü tutmanız, tutamayacağınız sözü asla vermemeniz çok önemlidir. Bunlar da uzun vadede iş dünyasında başarılı olmanın en önemli unsurlarından biridir” diye konuştu. Gençlerin, erken yaşlarda iş dünyası ile tanışması gerektiğini, belli bir yaşı geçtikten sonra adapte olmanın zor olabileceğini vurgulayan Babacan, “Mümkün olabilen en erken yaşlarda mutlaka bir şekilde çalışmanın, alın terinin, emeğin tadını alın. Özellikle genç yaşlarda, bir aylık çalışmanız bir yılda okulda öğreniceklerinizden önemli olabilir. Gençlerimiz liseyi, üniversiteyi bitiriyor, master, doktora, askerlik yapıyor. O yaşlar çoğu zamanda geç olabiliyor. 14 yaşını dolduran resmen çalışmaya başlayabilir” şeklinde konuştu. “Girişimciliğin asıl kaynağı kendi kafanızın içindedir” Babacan, girişimciliğin ve iş dünyasının devletle ilişkisine bakıldığında devletin gölge ve engel olmamasının en önemli görevi olduğunu belirterek, devletin görevlerini anlatmaya şöyle devam etti: “Geniş bir alanda girişimcilerimize hareket imkanı sağlamaktır. Maliyetleri mümkün olduğunca düşük olmasını sağlamaktır. Girişimcilikle alakalı konularda gençleri bilgilendirmek, tatlandırıcı olabilcek destek programları düzenlemektir. Girişimciliğin asıl kaynağı kendi kafanızın içindedir, başka bir yerde değil. İnsanlar full time çalışmaya başladıktan sonra çalıştıkları alanın daraldığını görebiliyor. Bu noktada üstüne bir miktar daha eğitim ekleyerek bir başka sektöre kolayca geçebilmek önemlidir. Çok insanla konuşun, her alanda istişare edin. Yaşam boyu öğrenimle iç içe hareket etmek çok önemli.” Başbakan Yardımcısı Babacan, dünya ekonomisinin 5-6 yıldır zor dönemlerden geçtiğini ifade ederek, “Bu yıl itibariyle ilk defa gelişmekte olan ülkelerin toplam ekonomik büyüklüğü gelişmiş ülkelerin toplam ekonomik büyüklüğünü geçti. Önümüzdeki dönemde bu trend devam edecek” diye konuştu. Gelişmekte olan ülkelerin büyüme hızının gelecek 10 yılda geçmiş 10 yıla göre biraz daha düşük olacağını anlatan Babacan, “Artık Çin’de 9-10’luk büyüme görmeyeceksiniz. Gelişmekte olan ülkelerin düşük rakamları dahi gelişmiş ülkelerin büyümesinden fazla olacak. İkinci Dünya Savaşı’ndan sonra çok ağır maliyetinin ülkelere getirdiği borç yükü ne ise gelişmiş ülkelerin borç yükü o seviyelere çıkmış durumdadır” şeklinde konuştu. “İhracatın yüzde 61’ini KOBİ’ler yapıyor” Türkiye’de istihdam artışının KOBİ ve yeni girişimler eliyle oluştuğuna dikkati çeken Babacan, “Türkiye’nin en büyük 500 sanayi kuruluşuna bakın 10 sene önceye göre daha az adam çalıştırıyor. Büyüdükçe teknoloji, verimlilik diyor, makine alıyor ve belki her makine aldığında 100 işçi daha az istihdam ediyor. Hatta bizim şu anda ihracatımızın yüzde 61’ini KOBİ’ler yapıyor” diye konuştu. Babacan, merkez bankalarının karşılıksız bastığı paranın belli bir program dahilinde belli bir seviyede tutulmaması halinde pekçok ülkenin para biriminde oynaklıklar başlayabileceğini söyledi. OECD ülkeleri içinde halkların hükümetlere olan güveninin en düşük seviyeye geldiğini belirten Babacan, güven ortamı olduğunda ülkelerin büyümeye devam ettiğini kaydetti. Babacan, gelişmiş ülkelerde gelecek dönemde küçük küçük büyümenin görülmeye başlanacağını anlatarak, şunları kaydetti: “Gelişmekte olan ülkeler eskiye göre daha düşük rakam da olsa büyümeye devam edecek. Önümüzdeki dönemde büyümenin kalitesi önemli olacak. Büyümenin sürdürülebilirliği çok önemli. Bir ülkenin büyümesine bakarken, kamu borcu, merkez bankasının bilançosu, hane halkı borcu ve şirketlerin borcu nereye gidiyor diye bakılması gerekiyor. Türkiye’de uyguladığımız politikalara baktığımızda büyümeyle enflasyon ve kamu borcunu düşürdük. Son krizde dahi herhangi bir bankada herhangi bir sorun olmadı.” “4 doların altında yaşayanları sıfırlamak istiyoruz” Türkiye’de bir doların, iki doların altında yaşayan vatandaşın kalmadığını aktaran Babacan, “4 doların altında yaşayan nüfusumuz yüzde 2,3’tür, bu 2002’de yüzde 30’du. Bu yeterli değil, bir kaç yıl içinde yüzde 2,3 de sıfırlamak istiyoruz” dedi. Babacan, 4. yargı reformunu tamamladıklarını ama hala 5. ve 6.’sının gerektiğini dile getirerek, demokratikleşmekonusunda çok adım attıklarını, ileri demokrasi için yapılacak çok şeyin bulunduğunu söyledi.
Kaynak : aa.com.tr