Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Taner Yıldız, çevreye rağmen değil, çevreyle beraber yapılacak enerji projelerinin değerli ve önemli olduğunun altını çizerek, “Enerji sektörü, çevreye yük olmamalıdır. Enerji avantajlarını kendisi için kullanan dünya, çevre dezavantajlarını çocuklarına miras bırakmamalıdır” dedi. Yıldız ve UEA İcra Direktörü Maria van der Hoeven, Fransa’nın başkenti Paris’te bugün sona eren Uluslararası Enerji Ajansı (UEA) Bakanlar toplantısı sonrasında ortak basın toplantısı düzenledi. Dönem başkanı Türkiye adına iki gün süren toplantılara başkanlık eden Yıldız, ajansın 40’ncı yılında çok başarılı bir buluşma gerçekleştirildiğini belirtti. UEA’nın 28 üyesi ve ortak üyeler olan Brezilya, Çin, Hindistan, Endonezya, Meksika ve Güney Afrika’nın yanı sıra ajansa katılıma aday ülke Şili ile bir araya geldiklerini anlatan Yıldız, enerji alanında en büyük şirketleri temsil eden 30’dan fazla üst düzey yöneticinin de toplantılara katıldığını söyledi. Hazırlıklarını tamamlayan Estonya’nın çok yakında UEA’ya üye olacağını açıklayan Yıldız, dünyanın son 40 yılda büyük değişime uğradığını, Türkiye’nin de bu sürede her alanda büyük ilerleme kaydettiğini, sadece son 10 yılda bile büyük adımlar attığına dikkati çekti. Türkiye’nin en hızlı büyüyen ekonomiler arasında yer aldığına işaret eden Yıldız, sözlerine şöyle devam etti: “Enerji pazarında geçtiğimiz 10 yıldaki büyümesine ek olarak önümüzdeki 10 yıl için de 118 milyar dolarlık yatırım yapma zorunluluğu vardır. Bu bir seçenek değildir, bu bir zorunluluktur. UEA’nın bu değişime layık olduğu şekilde ayak uydurmasının kolaylaştırılması için ajansın kurumsal yapısı, öncelikleri ve ihtiyaçları konusunda üye ülkelerin yönlendirilmesiyle bir çalışma yapılmasının altını çizdik. Bu da Türkiye’nin bu toplantıya sunduğu sonuç odaklı önerilerden birini teşkil etmektedir.” Toplantılarda ele alınan konular UEA İcra Direktörü Hoeven ise toplantılarda enerji verimliliği, iklim değişikliği, teknoloji ve innovasyon ilişkisi gibi konular üzerinde ayrıntılı şekilde durulduğunu ve görüş alış verişinde bulunduklarını ifade etti. Hoeven ayrıca, özel sektörün rolü, karşılıklı yapılması gerekenler, tüm kesim ve taraflara düşen görev ve sorumlulukların da tartışıldığını söyledi. “Çevreye rağmen değil, çevreyle beraber” Yıldız, toplantılarda hidrokarbonlara bağımlılığın sürmesi, bu çerçevede talebin artışının üzerinde durulduğunu, ayrıca bu artışın ve enerji ticaretinin Asya’ya kayması, gelecek dönemde orta doğunun stratejik önemini koruyacak olmasının vurgulandığını kaydetti. Bölgeler ve ülkeler genelinde rekabet gücü ve bu gücün geliştirilmesi, yeni üretim kaynakları, alt yapının yenilenmesi ve yatırımlar ile enerji fiyatlarındaki farklılıkların ayrıntılı olarak ele alındığını belirten Yıldız şunları kaydetti: “Enerji ve çevre arasındaki ilişkiyi, çevre dostu yaklaşımları ve karbondioksit salınımların azaltılmasını irdeledik. Katılımcılar, enerji fiyatları, yatırım maliyetleri ve bunun karşılanması üzerinde durdular. Yeni üretim kaynakları ve çeşitlerinin de devreye girmesiyle bu alanda aşama kaydedilmesi beklentisini vurguladılar. Enerji sektörü, çevreye yük olmamalıdır. Enerji avantajlarını kendisi için kullanan dünya, çevre dezavantajlarını çocuklarına miras bırakmamalıdır. Çevreye rağmen değil, çevreyle beraber yapılacak enerji projelerinin değerli ve önemli olduğuna inanıyorum.” Bakan Yıldız, yenilenebilir enerji teknolojileri, enerji verimliliği, üretim teknikleri ve teknolojik innavosyon sayesinde ülkelerin enerji politikalarını şekillendirmenin mümkün olacağını ifade etti. Bir soru üzerine Yıldız, dünya genelinde halen yüzde 75 oranında petrol, doğalgaz ve kömürün öncelikli kullanıldığını, bununla birlikte karbondioksit salınımlarıyla ilgili alınması gereken tedbirlerin bulunduğunu söyledi. “Bizler çevreye dikkat etmeden bunları yaparsak, ileriye doğru kendimizden daha çok sevdiğimiz çocuklara bulunduğumuz dünyadan daha iyi bir dünya bırakmış olmayız” diyen Yıldız, varsa yenilebilir enerji kaynaklarıyla ilgili sübvansiyonları özel sektörle birlikte dikkate almak zorunda olduklarını belirtti. Bakan Yıldız. “Özel sektörün kendi ayakları üzerinde yürüyen bir yapısı olması lazım ama hükümetler, daima vatandaşın pahalı bulduğu ama özel sektörün ucuz bulduğu enerji fiyatlarını yönetmek durumundalar. İş politikalarını yönetemeyen hükümetler, özel sektöre bu tür imkanları da veremezler. Bu yüzden bunun optimal bir çözümünü konuştuk” diye konuştu. “Biz nükleer santral kurup enerji çeşitlendirmesini yapmak istiyoruz” Nükleer enerji santrallerine ilişkin bir soru üzerine Yıldız, bir ülkenin enerji kaynaklarını ve güzergahlarını çeşitlendirmek durumunda olduğunun altını çizdi. Nükleer enerjinin avantajları ve dezavantajları olduğuna dikkati çeken Yıldız, “Bugün algı, gerçeği aşmıştır. Nükleer güç santrallerinin risklerini üniversiteler analiz etmiştir. Hayatımızdaki birçok alışkanlıklarımızda karşılaşacağımız risklerden daha düşük riske sahiptir nükleer santraller. Ama zihnimizdeki algı böyle değildir” karşılığını verdi. Yıldız sözlerine şöyle devam etti: “Ama hükümetler gerçeklerle uğraşmak zorundadır. Her tehdidin fırsatının olduğu bilmektedirler. Çernobil kazasından sonra dünyada 144 nükleer santral yapıldı. 62 tane de yapım aşamasında olan var. Dünyadaki bütün nükleer santrallerin yarısı ABD, Japonya ve Fransa’dadır. Nükleer santraller dünya gerçeğidir. Çevre açısından baktığınızda risk analizlerini paylaştığınızda birçok enerji kaynağından daha temiz bir enerji kaynağıdır. Türkiye’de rüzgar, doğalgaz, güneş ve jeotermal santraller var. Biz nükleer santral kurup enerji çeşitlendirmesini yapmak istiyoruz. Türkiye’deki yenilenebilir enerji kaynaklarından üretilen enerji miktarı, AB üyesi ülkelerin iki katı, yüzde 26’lar civarıdır. En az yüzde 30’lara çıkarmayı da düşünüyoruz.” Bazı ülkelerin nükleer santralden vazgeçme fikirlerini ise saygıyla karşıladıklarını anlatan Yıldız, bazı ülkelerde yaşı dolmuş santrallerin kapatılmasının, vazgeçmek anlamına gelmediğini söyledi. Türkiye’nin nükleer enerjiyi tercih eden ülkeler arasında yer aldığını belirten Yıldız, “Fukuşima nükleer santral kazasından önce biz Japonya’ya ve teknolojisine güveniyorduk. Kazadan sonra kendimize baktık ve biz yine güveniyoruz. Onlar bunu hak ediyorlar. Bir kısım istisnaların genel kaideleri bozmayacağını bütün yöneticiler bilirler” diye konuştu. Kaya gazı konusu Kaya gazının toplantılar sırasında günde gelip gelmediğinin sorulması üzerine Yıldız, “Bizim iki günlük toplantımızın sihirli başlıklarından biriydi kaya gazı. Dünyadaki enerji kaynaklarıyla alakalı değişimin en önemli etmenlerinden biri olacaktır kaya gazı” dedi. Halen ABD’nin bu konuda son derece muhafazakar davrandığını ifade eden Yıldız, “Kaya gazının ihracı şu anda yasaktır. İhraç olsaydı dünyadaki fiyat dengelemesi için kullanılacaktı. Bütün bu konuları enine boyuna tartıştık. Avrupa’yı, dünyayı ne bekliyor? Bunların her birini irdeledik. O yüzden UEA toplantısını son derece stratejik bir toplantı olarak nitelendiriyorum” dedi. “Biz Japonya’ya güveniyoruz” Fukuşima kazasından sonra Japonya ile ilgili düşüncelerin değişip değişmediğinin sorulması üzerine Yıldız, kazanın mühendislik ve yapımla ilgili değil, işletim hatasından kaynaklı olduğunu söyledi. Japon mühendisliğinin dünyanın sayılı mühendislikleri arasında yer aldığını ifade eden Yıldız, kaza sonrası Japonların “vakur” bir duruş sergilediğinin altını çizerek, kaza sonrası süreci iyi yönettiklerini vurguladı. Yıldız şöyle devam etti: “Bu kaza nükleerle alakalı gerçekleri değiştirmedi. Ama her birimizi güvenlikle alakalı konularda daha dikkatli olmaya sevk etti. ABD’de 102 tane santral var. Fransa, enerji ihtiyacının yüzde 80’ini nükleer santrallerden sağlıyor. Biz Japonya’ya güveniyoruz. Japonya, mühendisliğini en iyi şekilde Türkiye’de uygulayacaktır. Yerli sanayi açısından da önemli bir projedir. Dünyadaki örnek projelerden biri olacaktır.”
Kaynak : aa.com.tr