10. kalkınma planı bir reform

steponline 01 Kasım 2013 0
10. kalkınma planı bir reform

Kalkınma Bakanı Cevdet Yılmaz, “10’uncu 5 yıllık plan aynı zamanda bir reform programı. Türkiye’nin değişim, gelişim iradesini ortaya koyan daha üst bir seviyeye çıkma iradesini ortaya koyan bir doküman” dedi. 5. İzmir İktisat Kongresi kapsamında 10’uncu 5 yıllık Kalkınma Planı ile ilgili basın toplantısı düzenleyen Bakan Yılmaz, temmuz ayında kabul edilen ve 2014 yılında uygulamaya girecek planın 2023 hedeflerinin ilk 5 yılını detaylı hale getiren ve somutlaştıran bir yapıda olduğunu söyledi. Orta gelir tuzağına düşmemenin birinci şartının Türkiye’nin reform ve değişim iradesini devam ettirmesi olduğunu ifade eden Yılmaz, “10’uncu 5 yıllık plan aynı zamanda bir reform programı. Türkiye’nin değişim, gelişim iradesini ortaya koyan daha üst bir seviyeye çıkma iradesini ortaa koyan bir dokümandır” diye konuştu. Planda 2018 yılında milli gelirin 1,3 trilyon dolar, kişi başına milli gelirin 16 bin dolar, ihracatın 227 milyar dolar, turizm gelirlerinin 41 milyar dolar, işsizlik oranının yüzde 7,2, enflasyonun yüzde 4,5 olarak öngörüldüğünü anlatan Yılmaz, plan hedefleri tuttuğunda Türkiye’nin bir üst gelir grubuna geçmiş olacağını ifade etti. Plana göre yükseköğretimde örgün okullaşma oranının yüzde 55’e, okul öncesi eğitimde okullaşma oranının yüzde 70’e çıkarılmasının, bin canlı doğumda bebek ölüm oranının ise 6’ya düşürülmesinin hedeflendiğini kaydeden Yılmaz, toplam doğurganlık hızının 2,1, beklenen yaşam süresinin 77,5, nüfus artış hızının ise binde 10,8 olacağının tahmin edidiğini dile getirdi. İlk kez bir planın ekonomik konular yerine insan odaklı olarak yapıldığına dikkati çeken Yılmaz, plandaki hedeflerin gerçekleşmesi için 25 öncelikli dönüşüm programı tasarladıklarını, bunun gelecek 5 yıla ilişkin bir reform programı olduğunu belirtti. Bakan Yılmaz, kalkınma planlarına yönelik sürekli olarak, “Yapılır ama uygulanmaz, bir tarafa bırakılır” eleştirileri yöneltildiğine değinerek, şöyle konuştu: “Bu eleştirilere cevap niteliğinde izleme ve değerlendirme konusunda çok daha güçlü hale getirdik. Sistematik şekilde politika testimiz ve öncelikli dönüşüm programlarını izlemeyi raporlamayı değerlendirmeyi ön plana aldık. Uygulamanın ana unsuru sahiplenmedir. Tabii ki siyasi sahiplenme ama aynı zamanda bürokrasinin ve toplumun sahiplenmesi. Dünyanın en iyi planını da hazırlasanız sahiplenme yoksa bir anlam ifade etmez. Planı tüm kesimlerle paylaşmak için gayret sarf ediyoruz. Seçim dönemine giriyoruz. Bu konuda hükümetlerin de bir sicili var. Geçmiş 10 yılda mali disiplin gibi bir çok alanda sağladığımız başarıyı çok sayıda genel ve yerel seçimin olduğu bir on yılda sağladık. Önümüzdeki süreçte de inşallah aynı kararlılıkla devam edeceğiz. Geçmişte planlarla hükümet arasında daha fazla mesafa vardı, daha bürokratikti. Son yıllarda ise siyasetin planlamaya daha fazla dahil olduğu bir süreç yaşıyoruz. Bu planı 1 tam gün boyunca başbakanımıza sunduk. Bakanlarımızla ve ilgili tüm taraflarla tartışa tartışa son halini verdik. Siyasetçi olarak en küçük detayına kadar bu planın içinde yer aldık. Bu plan siyasi sahiplenmesi yüksek bir plan, dolayısıyla uygulama şansı daha güçlü bir plan. Bu planın arkasında başbakanın, bakanarın, hükümetin ve nihayet meclisin iradesi var. Yani yüksek sahiplenmeye sahip bir plan.” Mutlak yoksulluk problemi Kalkınma Bakanı Yılmaz, kişi başı günlük 4,30 doların altında harcaması olan nüfus oranının 2002’de yüzde 30’ların üzerinde olduğunu, bugün yüzde 2,8’e kadar düştüğünü, 2018’de ise istatistiki olarak anlamını kaybettiği bir düzeye düşürmeyi öngördüklerini belirterek, “Böylece Türkiye’nin mutlak yoksulluk problemini aşmış bir ülke haline gelmesini öngörüyoruz. 1 doların altı zaten sıfırlanmıştı, 2,15 doların altı da sıfıra yakın. 4,30 doları da ortadan kaldırdığımız zaman artık bunları ölçmeyeceğiz. Sadece nisbi, göreli yoksulluğumuzu ölçeceğiz artık” diye konuştu. Doğurganlık hızı ve kadın istihdamı Planda kadın istihdamına vurgu yapıldığını, dinamik nüfus yapısını korumak istediklerini ifade eden Bakan Yılmaz, nüfusun kendini yenileyebilmesi için doğurganlık hızının 2,1’in altına düşülmemesi gerektiğini, Türkiye’de 1,99′ düşen olan bu seviyenin 2018’de 2,1’e çekilmesinin hedeflendiğini anlattı.

Kaynak : aa.com.tr

Leave A Response »