Anadolu Ajansı’nın (AA) resmi iletişim sponsorluğunda düzenlenen İstanbul Finans Zirvesi’nin ilk günü, “Finansal Merkezler: Canlanma mı, Durgunluğa Devam mı?” ve “Ortadoğu ve Kuzey Afrika, Bölgesel Ekonomik Görünüm” konulu panellerle tamamlandı. Açılış seramonisine Başbakan Yardımcısı Ali Babacan, Kalkınma Bakanı Cevdet Yılmaz, TCMB Başkanı Erdem Başçı, Borsa İstanbul Yönetim Kurulu Başkanı ve Genel Müdürü İbrahim Turhan, TİM Başkanı Mehmet Büyükekşi, Hazine Müsteşarı İbrahim Halil Çanakcı’nın katıldığı zirvede, Finansal istikrar, Büyüme ve Para politikaları konulu merkez bankaları başkanları oturumu da gerçekleştirildi. TCMB Başkanı Başçı’nın moderatörlüğünde gerçekleştirilen oturumda Malezya, Çek Cumhuriyeti ve Polonya merkez bankalarının yöneticileri görüşlerini aktardı. Zirvede öğleden sonra düzenlenen “Finansal Merkezler: Canlanma mı, Durgunluğa Devam mı?” başlıklı panelde konuşan Başbakan Başdanışmanı Turan Erol, “İstanbul’un finans merkezi olma açısından çok büyük bir potansiyeli var. İstanbul özellikle katılım bankacılığı ve sermaye piyasaları açısından potansiyeli bulunan bir merkez” dedi. İstanbul’un finans merkezi olması projesinin ilk olarak 2007 yılında gündeme geldiğini anımsatan Erol, “Bu girişimden önce finans sistemindeki her eksikliği çözebileceğimizi düşünüyorduk. Mali tedbirlerle, vergi politikalarıyla her türlü girişimi yapabiliriz diye düşündük ama sonra bunun doğru olmadığını gördük” diye konuştu. Beşeri sermaye, uluslararası erişim, altyapı gibi konuların da vergi düzenlemeleri kadar önemli olduğuna dikkati çeken Erol, “Vergi konusu aslında bizim ilk meselemiz değil. Altyapı, iş gücü ve eğitim de vergi konusu kadar önemli” diye konuştu. Erol, çeşitli küresel finans endekslerinde İstanbul’un en dinamik merkezlerden kabul edildiğini belirterek, “İstanbul’un finans merkezi olma açısından çok büyük bir potansiyeli var. İstanbul özellikle katılım bankacılığı ve sermaye piyasaları açısından potansiyeli bulunan bir merkez” ifadelerini kullandı. “Böyle bir girişim olacaksa bu, piyasa oyuncularının inisiyatifinde olmalı” Fransa merkezli EUROPLACE Genel Sekreteri Alain Pithon ise Avrupa finansal sistemi içinde Basel III gibi regülasyon sağlayan önemli mekanizmaların bulunduğunu belirterek, “Buna rağmen bankacılık sektörü için ara bir dönem yaşanıyor” dedi. Finans sektörüne çok fazla yüklenildiğine işaret eden Pithon, Avrupalı bankaların üzerinde durduğu riskler arasında, finansal işlem ve mali işlem vergilerinin önemli yer kapladığını söyledi. Pithon, “Örneğin eğer Fransa’da hedefe odaklı vergiler tasarlandığı gibi uygulanırsa finansal faaliyetleri çok ciddi şekilde bozacaktır. Yeniden bir ekonomik kriz olduğunda bunun suçlusu kim olacak?” diye konuştu. Yapısal reformların tüm paydaşlar dikkate alınarak hazırlanması gerektiğine de değinen Pithon, “Türkiye katılım bankacılığında küresel üs olacaksa, bu piyasa oyuncularının inisiyatifinde olmalı. Bu bağlamda finansal KOBİ’ler de önemli bir unsur” şeklinde konuştu. “İstanbul, geniş tabanlı bir finans merkezi” EUROCLEAR Bank Global Ürünler ve İş Gözetimi Başkanı Stephan Pouyat da İstanbul’un finans merkezi olma hedefi için altyapının ve hedeflerinin belirlenmesi gerektiğini belirterek, “Dubai’de altyapıya harcanan muazzam paralar gördüm. Sonuçları da sınırlı olarak görüldü ama sonuçta bunu harcamayı göze aldılar ama Türkiye’deki ekonomi yönetiminin bunların farkında olduğunu görüyorum” ifadelerini kullandı. Frankfurt Main Finance Genel Müdürü Hubertus Vath ise İstanbul’un “inanılmaz” ilerlemeler kaydettiğini belirterek, İstanbul Finans Zirvesi gibi organizasyonların bunun bir kanıtı olduğunu söyledi. Finansal piyasalarda ülkelerin kümelenme merkezleri kurmasının ülkelerin kalkınma düzeylerine de etkide bulunacağını dile getiren Vath, “Öncelikli olarak bütün finansman yereldir. İşletmelere sermaye sunmak gerekiyor. Devletin finansmanının yanısıra yatırım boşluğunun alt yapı sektöründe kapatılması son derece önemli. İstanbul, geniş tabanlı bir finans merkezi ve küresel potansiyeli var. Finans merkezinin oluşturulabilmesi için öncelikle parasal ve finansal istikrar gerekiyor” diye konuştu. “Türkiye her zaman batı ve doğu dünyası arasında bir köprü oldu” Lüksemburg Finansal Kalkınma ve Tanıtım Ajansı Üst Yöneticisi (CEO) Nicolas Mackel ise finans merkezi olmanın en önemli gereklerinin lokasyon, sermayenin serbest dolaşımı, iş dostu bürokratik sistem, çeşitlilik, istikrar, kalite ve yenilik olduğunu söyledi. Türkiye’nin ve İstanbul’un Avrupa’da merkezi bir konumu bulunduğunu belirten Mackel, “Türkiye her zaman batı ve doğu dünyası arasında bir köprü oldu” dedi. Mackel, piyasa talebini karşılamanın uluslararası finans merkezinin ayakta kalması için son derece önemli olduğunu da kaydetti. “Ortadoğu ve Kuzey Afrika, Bölgesel Ekonomik Görünüm Paneli” Günün son oturumu olan “Ortadoğu ve Kuzey Afrika, Bölgesel Ekonomik Görünüm” konulu panelde ise ABD’nin Ortadoğu Afrika ve Amerika Hazine Departmanı Müsteşar Yardımcısı Andy Baukol, Lübnanlı Odeabank Üst Finansal Yöneticisi Naim Hakim ve Odeabank Ekonomik Araştırma ve Stratejiden Sorumlu Genel Müdür Yardımcısı Serkan Özcan, Ortadoğu ve Kuzey Afrika bölgesindeki riskler ve iş birliği potansiyelleri hakkında değerlendirmelerde bulundu. Panellerin ardından panelistlere plaket takdim edildi.
Kaynak : aa.com.tr